Faruk Pekin Trans-Sibirya Ekspresi'ni Anlattı
Hürriyet Gazetesi Seyahat Eki / 26.06.2006 / Evrim Sümer
Dünyanın neredeyse üçte birini geçen tren
Herkesin bir idolü vardır. Haliyle benim de... Tahmin edebileceğiniz gibi; beni etkileyen, ayak izlerinden yürümek istediğim insanlar, gezginler. İşte onların biri, hatta listemin birincisi: Faruk Pekin. Faruk Pekin'le daha önce de konuşmuştum, fırsat olsa da yine bir röportaj yapsak diye düşünürken bombasını patlattı. Üstelik bir seneye yakın bir zamandır üzerinde konuşmak istediğim bir destinasyonla ilgiliydi: Transsibirya Ekspresi. Moskova'dan başlayıp, 10 bin 970 kilometrede tüm Asya'yı ve onlarca farklı coğrafyayı geçen lüks tren yolculuğunu merak edenler hemen okumaya başlasın.
Transsibirya Ekspresi'nin hikayesi nedir?
1900'lü yılların başındaki Çarlık Rusyası'nın en büyük projelerinden biri. Aslında bal gibi Uzakdoğu'yu ele geçirmek için yapılmış bir girişim. Yapıldığı senelerde dünyada da büyük yankı uyandırmış. 10 bin 970 kilometrelik bir hat, sekiz farklı zaman dilimi geçiliyor. Birçok insan için Sibirya bilinmez bir yerken, o ulaşılmaz yerleri birbirine bağlamışlar. İşlemeye başladıktan sonra nasıl bir dönem Orient Express çok meşhur olduysa, Transsibirya Ekspresi de öyle olmuş. Başlarda çok parlakmış her şey. Ama 1917 devriminden sonra köhneleşmeye başlamış. Kalite düşmüş, ortam güvensizleşmiş. En sonunda bir İngiliz firması kalkıp Transsibirya Treni işletmesini kiraladı. O şirketin başka ülkelerde de tren turları var. Tren seyahatinin piri olmaya çalışıyorlar. Ama tabii kalite arttıkça fiyat da artıyor her sene.
Türkiye'den talepler nasıl?
Bu turu planlamadan önce hiç bu kadar meraklısı olduğunu tahmin etmiyordum. Bu sene içinde üç tur götürüyoruz. Ciddi bir Transsibirya aşığı kitle varmış da benim haberim yokmuş! Meraklılarından biri de Simyacı'nın yazarı Paulo Coelho. Anılarında okudum.
13 GÜN BOYUNCA BAVUL AÇIP KAPAMADAN
Trenin bugünkü şartları nasıl?
Vagonları yenilediler, hizmet eski kalitesine geldi. Altın ve Gümüş Vagon diye ayrılıyor. Normal sınıfta tuvaletler kompartımanın içinde değil. Dokuz kompartımanlı vagonların ikişer tuvaleti var. Duş için de ayrı bir kompartıman yapmışlar. Altın Vagon sınıfında tuvaletler kompartımanın içinde. Her şey gayet şık ve lüks. Bir de seminer odası yapmışlar. Bu trenin en kötü yanı-bazıları için en iyi yanı tabii- sigara içilmemesi. Sadece Gümüş Vagonların arasındaki geçiş bölümünde içebiliyorsunuz. Ama o da keyif mi ceza mı belli değil.
Kimler gidiyormuş buna çoğunlukla?
Yolcuların yüzde 40'ı Amerikalı, yüzde 40'ı İngiliz. Geri kalanı da diğer milletlerden.
Bu tren bu coğrafyada seyahat etmek isteyenlerin tek seçeneği mi?
Aslında değil. Başka trenler de var ama onlarla başından sonuna aynı trende ve aynı lüks koşullarda seyahat edemiyorsunuz. Bir bilet alıp tarifeli trene biniyorsunuz. Orayı gezdikten sonra, gece orada kalıyor veya sizi bir sonraki şehre götürecek treni bekliyorsunuz. Bazen aynı gün oluyor, bazen iki gün sonra. Sibirya Ekspresi'nin güzelliği, 13 gün boyunca bavul açıp kapatmadan birçok yeri görebilmeniz. Bir nevi kurvaziyer turu gibi yani. Tek farkı, denizde değil, devamlı değişen bir coğrafyada olmanız. - Evet. Burada doğa sürekli değişiyor. Pencere önünde hayallere dalıp duruyorsunuz.
Bu yolculuğun bir de kışı var değil mi?
Olmaz mı! Doktor Jivago filmini düşünün; karlar arasından kızıl bayraklı bir tren geçer. Bu yolculuğu kışın yapan herkesin hayali böyle bir görüntü. Kışın tabii hava çok soğuk; kaloriferli, özel ısıtmalı vagonlar kullanıyorlar. Benim şahsi tercihimi sorarsanız; yaz aylarında yapılan turu tercih ederim. Kışın etraf çok güzel mutlaka ama hep kar, hep kar, buzullar... Hem kışın günler çok daha kısa.
Temmuz sonundaki tura gidenler neler görecek?
Dünyanın neredeyse üçte birini geçecekler bir kere. Moskova'dan Vladivostok'a kadar gidiyor tren. Geçtiği yerler uçsuz bucaksız Orta Asya bozkırları, Baykal Gölü, Ural Dağları'nın karlı tepeleri, Habarovsk'un vahşi iklimi, Moğolistan'ın sonsuz alanları... Görülecek yerlerin ikisi UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde üstelik: Baykal Gölü ve Kazan Kremlin'i. Kazan'ın çok tarihi bir dekoru var. Kubbeler ve kulelerle döşenmiş gibi şehir. Kazan, Tatarların tarihinde de çok önemli. Bir yandan da, burada Avrupa sınırı bitiyor. Kazan'dan sonra Yekaterinburg'a gidiyor tren. Yekaterinburg'da çok önemli bir mineral müzesi (Urallar Mineral Müzesi) var. Orada gördükleriniz karşısında eziliyorsunuz resmen.
BİR VAHŞİLİK VAR AMA HAYAT DA VAR
Neden?
Altından platine, dünyanın değerli ve yarı değerli birçok madeni orada. Bunların topraktan çıktığı gibi, işlenmiş ve işlenmemiş halleri, farklı türleri sergileniyor. Yekaterinburg'da Romanov Ailesi'nin son izlerini de görüyorsunuz. Biliyorsunuz, aile gözaltına alındıktan sonra buraya yollanmış ve burada öldürülmüştü. Romanovların son yaşadığı ve öldürüldüğü yer bugün ziyaret edilebili- yor. Oradan, Yenisey Irmağı'nın iki tarafına kurulmuş Krasnoyarsk kentinden geçerek Novosibirsk'e gidiliyor. Novosi- birsk de çok önemli bir şehir. Obi nehri bizim Asi Nehri gibi ters yönde Kuzey Kutbu'na doğru akıyor. Burada ayrıca Opera Binası ve Lenin meydanı görmeye değer yerler. Sonra, Sibirya'nın Paris'i denen İrkutsk ve Baykal Gölü var sırada.
Baykal Gölü sizi çok heyecanlandırıyor değil mi?
Evet ama sadece beni değil... Dünyanın dört köşesinde birçok çevreci örgütün odak noktası olmuş durumda. Dünyanın en derin gölü ve yeryüzündeki en büyük tatlı su kaynaklarından. Etrafındaki doğa gerçekten muhteşem. Tren orada öğle yemeği için duruyor.
Bu kadar güzel manzara karşısında tıngır mıngır giderken ve melül melül etrafı seyrederken, insan kendi içine dalmaz mı?
Dalar tabii! Birazı iyi ama çok da ileri gitmemek lazım. İşte o yüzden seminerler yapıyoruz, filmler ve müzikler var yanımızda. Ama bozkırın bu boşluğunu mutlaka yaşamak lazım. Bu hissi ilk defa Şevket Süreyya Aydemir'de okumuştum. Bu yolculuğu yapınca anladım nasıl bir görüntü ve ruh hali olduğunu. Çöl de buna benzer bir his ama o daha korkutucu. Geçenlerde Gobi Çölü'nde tek başına dolaşan kaçmış bir at gördük, su verip şehre götürmek için yakalamaya çalıştık ama beceremedik. Çok üzüldük, en fazla iki gün yaşar çünkü. Bozkır öyle değil. Bir vahşilik var, ama hayat da var.
Moğolistan'da Orhun Anıtları'nı görmüyoruz ama Tonyukuk Yazıtı'nı ziyaret edeceğiz. Moğolistan'da çok sayıda balbal da göreceğiz. Balbal, üzeri kabartmalı, ince uzun taşlara deniyor. Orta Asya'daki Türklerin ilk somut heykelleri bir anlamda. Moskova - Kazan - Yekaterinburg - Novosibirsk - Krasnoyarsk - İrkutsk - Baykal Gölü - Ulan Ude - Ulan Bator - Habarovsk - Vladivostok. 10 bin 970 kilometrelik yolculukta toplam üç tam gün boyunca hiç durmadan yol alınıyor.
NERELERE UĞRUYOR?
• Hindistan • Guatemala • Kapadokya • Patagonya • Transsibirya coğrafyası Bugüne kadar birlikte seyahat ettiği yüzlerce kişi... Turla olmadığı zamanlarda da kalabalık seyahat etmeyi seviyor. Moğolistan Budist dua taşları Baykal Gölü İrkutsk Ortodoks Kilisesi
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BROŞÜR TALEBİ
Eğer İngilizce broşürleri adresinize yollamamızı istiyorsanız lütfen TIKLAYINIZ |
|
|